aposto-logo
TR
TREN
Bültenler
Radyo
Üyelik

Bültenler

Radyo

Aposto Üyelik

Aposto Hakkında

Kategoriler

Nasıl bir spor?

Oyunu sporun içine çeken ve “Nasıl bir spor?” diye soran fikri bol spor yayınımız Punto’nun snooker, satranç, espor ve drone’a dair irdelemeleri

12 Hikâye

Her türlü tuhaflığın bulunduğu bir anlatımla Türkiye'de ender görülen bir ana akım televizyon yayını yaptım. - Erman Yaşar

Hâli hazırda geniş bir fiziksel parkur alternatifine sahip olan drone, önümüzdeki dönemde metaverse’in yayınlaşmasıyla sanal dünyada popülerliğini artırabilir mi? Drone Dünya Şampiyonası ya da önemli drone turnuvaları şu an için çok büyük alanlarda, dağda, bayırda, orman veya tepe gibi yerlerde yapılsa da sanal gerçekliğin ve gaming evreninin genişlemesiyle birlikte elbette evlerimizin ya da ofislerimizin içinden yaşayabileceğimiz bir deneyime de dönüşebilir. Özellikle pandemiyle birlikte her şeyin metaverse üzerine kurulmaya başlandığı dünyada, drone yarışları da popülerliğini arttırırken bu trendin dışında kalmayacaktır. Elbette açık arazide kumandalarla drone'u kontrol edip uçurmanın tatmini ya da hazzı farklı bir boyutta kalabilir ve drone sporcuları sanal gerçeklikte ilk dönemler bu tatmini bulamayabilir ancak ben dijital dünya içinde yaşanacak drone rekabetinin de bir süre sonra bu hazzı karşılayacağını düşünüyorum. Kaynak: DRL Spor ekranlarında alışılagelmişin dışında bir sunumla drone yarışmalarını anlattınız. Bu tercih nasıl oluştu? Böyle bir anlatım diğer spor dallarına da uygulanabilir mi? Cevabıma son sorudan başlayayım, açıkçası böyle bir anlatım tarzını ya da anlatım şeklini başka spor dallarına uygulayabilmek çok mümkün değil. Aslında drone anlatımının doğru tarzının bu olup olmadığından dahi emin değilim ancak daha geleneksel, köklü ve ciddi sporlarda böyle bir anlatımı tercih edebilme şansınız ya da lüksünüz zaten yok. İlk sorunuzun cevabına gelince bu anlatım tarzı benim tercihimdi ama elbette Eurosport Genel Yayın Yönetmeni sevgili Bağış Erten buna esneklik ve müsaade göstermeseydi mümkün olamazdı. Kanala Drone Dünya Şampiyonası yayın hakları alındığında, yaklaşık 2.5 ay sürecek bu şampiyonanın kim tarafından anlatılacağı ya da anlatılmasının uygun olacağı konuşuluyordu. Ben ilginç bir deneyim olabileceğini düşünerek talip oldum ama sonrasında ne yalan söyleyeyim yayın öncesi hazırlığımda notlara bakarken o kadar da ilginç olmadığının farkına vardım. Kanaldaki üstlerime, benim doğaçlama yeteneğime güveniyorsanız ben bunu kendi kafama göre yapmak istiyorum dedim, onlardan da yeşil ışık gelince ortaya böyle bir anlatım çıktı. Seyirciler daha ilk bölümden itibaren bu farklı ve uçuk sunuma bayıldılar ve sonraki bölümleri iple çekmeye başladılar. Kanal da normalde bir avuç insanın seyredeceği drone dünya şampiyonasını binlerce insanın merakla beklemesinden hoşnut oldu ve bir daha da bana hiç karışmadı. Ben de şampiyonanın sonuna kadar her türlü tuhaflığın bulunduğu bir anlatımla Türkiye'de ender görülen bir ana akım televizyon yayını yaptım, hala birçok izleyici o yayınların televizyonda öyle yapılmadığını ve youtube'a sonradan seslendirilerek konulduğunu düşünüyor. Ancak demin de söylediğim gibi bunu çok çok spesifik ve eğlenceye açık spor dallarında tercih edebilirsiniz. Futbol, basketbol, tenis, voleybol, atletizm gibi son derece gelenekselleşmiş ve büyük ağırlığı olan spor dallarında böyle bir anlatım şeklini benimseme şansınız yok, ikinci dakikada sizi kabinden çıkartıp işinize son verirler :)

Her türlü tuhaflığın bulunduğu bir anlatımla Türkiye'de ender görülen bir ana akım televizyon yayını yaptım. - Erman Yaşar

Kasım 26, 2021

·

Makale

Spor olsun ya da olmasın, drone'un kendine inanılmaz bir evren yarattığını düşünüyorum. - Ozan Can Sülüm

Garip sporlara ilginizi biliyorum. Drone'u garip bir spor olarak kabul edelim mi? Drone yarışmalarını anlatan biri olarak Drone’un küresel bir izleyiciye ulaşıp büyük seyirciye sahip bir spor olabilir mi? Drone'u garip bir spor olarak kabul edebilir miyiz, tam emin değilim. Aynı E-Spor'da olduğu gibi, drone'da da motor refleks, farkındalık, beceri ve büyük ölçüde strateji ön planda olsa da, işin içine kardiyo girmediğinde ben biraz uzak duruyorum bir şeye spor demekten. Fakat spor olsun ya da olmasın, ben inanılmaz bir evren yarattığını düşünüyorum kendine. Çünkü bir bakıyorsunuz drone bugün Instagram ve Youtube influencerlarının en güvendiği çekim aleti oluyor, bir çocuğun oyuncağına dönüşüyor, askeri ekipman olarak envanterde var veya dünya kupası yapılan bir spor aygıtı olabiliyor. Dolayısıyla inanılmaz fazla insana ulaşabilen ve bu insanların tümünün kendi tecrübesine yakınsayarak takip ettiği bir şey. Toplu, yani teknik gerektiren sporları ya da dayanıklılık isteyen sporları herkes yapamazken, imkanı olan herkesin drone'a ulaşması - artık biraz zor tabii - ve onu kullanması mümkün. Spor ekranlarında alışılagelmişin dışında bir sunumla drone yarışmalarını anlattınız. Bu tercih nasıl oluştu? Böyle bir anlatım diğer spor dallarına da uygulanabilir mi? Aslında bunu sağlayan şeylerden en önemlisi Eurosport. O dönem Eurosport değil de başka bir kurumda çalışıyor olsaydık yayın partnerim Erman Yaşar'la, bize böyle bir serbesti sunulabileceğini düşünmüyorum. Biz onunla daha önce Japon yetenek yarışmaları olsun, sosisli yeme müsabakaları ve hatta ponpon kız yarışmaları gibi acayip şeyler, özellikle de Türk insanına "Ya bunu kim neden izlesin" diye sordurtan şeyler anlattığımız için, aslında biraz da izletme çabasıyla eğlenceli bir anlatım seçtik. Bence konvansiyonel sporlar haricindeki bu tip, genel spor seyircisine mümkün olduğunca uzak şeyleri bizim anlattığımız gibi, tabii sporcusuna veya sporuna herhangi bir saygısızlık etmeden anlatmak o sporu "Bu ne ya" diyerek izleyen kişiye daha yakın kılıyor.

Spor olsun ya da olmasın, drone'un kendine inanılmaz bir evren yarattığını düşünüyorum. - Ozan Can Sülüm

Kasım 26, 2021

·

Makale

Mekanik bir performans: Drone

Mekanik performans ve bireysel yetenek Drone sporunu ne ölçüde etkiliyor? Alp Erol Evrendilek: Drone pistine yarış için girdiğiniz an sizi şampiyonluğa götürecek iki şey vardır. Birincisi yarış öncesi yaptığınız antrenman sayısı, diğeri ise topladığınız quadın ne kadar sağlam olduğu. Siz ne kadar mükemmel bir pilot olursanız olun, quadınız kusursuz toplanmadıysa elbette pistin sonunu göremeyeceksiniz. Her uçuş sonrası quad hasar aldı mı diye kontrol edilmeli. Saniyede 200 km hıza çıkan quad kusursuza yakın olmalı. Eğer kusursuza yakın bir mekanik performans alıyorsanız cihazınızdan, gerisi yetenek ve yaptığınız antrenmanlara kalmıştır. Bu sporda sürekli antrenman yapıp kas hafızasını ve refleksleri geliştirmek çok önemli. Bu hızlı quadlar ile başarı elde edebilmek için kusursuza yakın drone toplamak ve bol antrenman yapmak çok önemli. Atakan Mercimek: Drone sporlarında pilotaj, mekanik performanstan önde geliyor. Çünkü her ne kadar performanslı cihazınız olursa olsun, siz drone’u kontrol edemezseniz başarı mümkün olmuyor. Kaynak: The OCR Hâli hazırda geniş bir fiziksel parkur alternatifine sahip olan drone, önümüzdeki dönemde metaverse’in yayınlaşmasıyla sanal dünyada popülerliğini artırabilir mi? Alp Erol Evrendilek: Fpv gözlük takarak drone uçurmayı sanal hale getirmek dışardan izleyen kitlenin de ilgisini bir hayli çekiyor. Oturduğunuz yerden kuş gibi gezerek istediğiniz her şeyi yapabilirsiniz. Ağaçların arasında gezmek, başıboş binaların içinde turlar atmayı, çıkamayacağınız dağlara 5 saniyede tırmanmayı, denizin üstünde süzülerek uçmayı kim istemez ki? İnanıyorum ki yakın zamanda birçok kişinin deneyimini sağlayacağı hobi veya iş olacak. Evet sadece hobi değil iş olacak. Türkiye de bir nakliye şirketi şuan fpv drone ile konteyner sayılarına başladı bile. Giderek popüler olmaya başlayan drone dünyası, sanal dünyada popülerliğini de arttırmaya devam edecek. Drone sporlarında takım ve bireysel yarış dinamikleri nelerdir? Atakan Mercimek: Takım yarışlarında, takım içi iletişim ve yardımlaşma çok önemli. Bireysel yarışlarda ise sakin kalmak gerekiyor, en ufak bir hata sonucu yarış dışı kalabiliyoruz.

Mekanik bir performans: Drone

Kasım 26, 2021

·

Makale

Espor spor mudur sorusu biraz tanımla alakalı, tabii ki sporun temeli bizde biraz olimpik idealle özdeştiriliyor. - Kaan Kural

Yeşilay “sporun eesi olmaz” başlığı ile e-spordaki fiziksel aktivitenin yetersizliğinden kaynaklı oluşan sağlık sorunlarına dikkat çeken bir yazı yayınladı. Hem basketbola hem de e-spora hakim biri olarak sizin bu konudaki görüşleriniz neler? Sanal ortamı kontrol etmek için oldukça kısıtlı bir fiziksel aktivitenin gerçekleştirilmesi e-sporun spor olarak adlandırılmasına engel bir durum mu? Değil ise e-sporu spor yapan özellikleri neler? Esporun spor olup olmadığı çok uzun zamandır süregelen bir tartışma ama çok basit bir şey var bugün motor sporları ya da okçuluk sporsa espor da spor. Yani sporu beden eğitimi olarak algılamak biraz çok dar kalıpta tutmak, Yeşilay'ın söylemek istediği beden eğitimi ve bedensel sağlığa çok hizmet etmiyor bu spor. Ama zaten profesyonel spor bedensel sağlığa çok hizmet etmez. Sonuçta fit kalmak bedensel olarak zinde olmak tamamen ayrı bir konu. Spor bununla çok paralel bir şey ama profesyonel spor fiziksel olarak yararlı değil çoğu zaman zararlıdır. Espor spor mudur da biraz tanımla alakalı, sporun temeli bizde biraz olimpik idealle özdeştiriliyor; "Citius, Altius, Fortius, daha yüksek, daha hızlı, daha güçlü" diye. Tamamen fiziksel olarak temellendiği için de espor dışarda tutuluyor. Ama dediğim gibi bunun spor olarak tanımlanıp tanımlanmaması asıl mesele midir, bence çok değil. Geniş tanımda kesinlikle içinde ama tanımlamıyorsanız da çok önemli değil, önemli olan işin içinde rekabetçilik, izlencelik var mı, rekabetçi oyun da diyebilirsiniz bunda bir sakınca yok dediğim gibi Yeşilay'ın tanımı spordan çok beden eğitimiyle ilgili. Kaynak: Financial Times Türkiye eskiden beri futbolun daha çok takip edildiği bir ülke konumunda. Ancak son yıllarda Euroleague’de gelen Fenerbahçe Beko ve Anadolu Efes şampiyonlukları sonrasında basketbola olan ilginin de durmadan arttığını gördük. Aynı şekilde bu sene kadın millî voleybol takımımızın hem olimpiyatlarda hem de Avrupa Şampiyonası'nda yakaladıkları başarılı sonuçlar sonrasında “biz voleybol ülkesiyiz” sloganları öne çıktı. Türkiye'nin e-spor turnuvalarındaki konumu nedir? Ve olası yakalanacak başarılı bir sonuç sonrasında basketbol ve voleybolda olduğu gibi ülkemizin e-sporu da daha çok kabulleneceğini düşünüyor musunuz? Esporun başarı alt yapısına ihtiyacı yok. Sonuçta voleybolda dünyanın sayılı başarılı ülkelerindeniz basketbolda da çok başarılıyız ama Türkiye hala futbol ülkesi. Türkiye'deki genel ilginin yüzde 80-90'ını futbol yaratıyor. Futbolda başarısız olmak; başarı tabii ki tetikleyici ve sporun alanını genişletmesi için bir opsiyon ama dünyanın en başarısız ülkeleri de o sporu sevmeye devam ediyor. Çünkü ilgi ve kültürle alakalı bir şey, bunu artıran ve azaltan faktörler var. Başarı önemli bir faktör ama Türkiye'deki basketbol ve voleybol takımları 10 yıl boyunca dünyanın en başarılı takımları olsa bile bu futbolu geçmelerine yetmeyecek. Zamanla makas biraz kapanır tabii ki ama başarı sadece küçük bir faktör. Ülkenin kültüründe ve ilgisinde ne kadar derin bir yeri olduğu daha önemli. Espor o açıdan başarıdan çok özellikle genç kuşağın ilgisiyle var oldu. Belli başarılar ve başarısızlıklar bunu yükselten faktörler olsa da espor zaten yer edinmiş durumda. Bugün basketbol ve voleybol ile olan rekabetini ya da kıyaslamasını 7-8 yıl sonra özellikle bu genç kuşak biraz daha büyüdükten sonra bakmak lazım. Çünkü 25 yaş üstünün espora olan ilgisi çok düşük, onlardan sonra gelişen bir dijital devrim bu. Spora duyulan ilgiyi başarıyla özdeşleştirmemek lazım. E-spor'a olan ilgi çok büyük hatta. Bazı açılardan ve belli demografik yapılarda futboldan sonra ikinci sırada olduğunu da söyleyebiliriz. Ama bu ilgide ana faktörün başarı değil. Kaynak: The Guardian Sizin de Türkiye'de sunuculuğunu yaptığınız LoL Espor Dünya Şampiyonası'nda yarı finale kalan dört takımın üçü Kore, diğer takım da bir Çin takımı. Asya ülkelerinin espor konusunda bir dominasyonu olduğunu söyleyebilir miyiz? Ve bu başarılarına sebep olarak ne gösterebiliriz? Asya takımları net bir şekilde esporu domine ediyorlar. Hemen hemen her branşta Asya takımları daha önde. Bunun birkaç sebebi var; Asya'daki kültürün espora daha yatkın olması ve Asya'da devasa nüfusu espora yönelik çok daha fazla genci geniş bir yetenek havuzundan seçiyorlar. Espor tekrar eden aksiyonlar ve dikkat isteyen bir alan. Mesela; 100 metre koşusunda siyahi sporcular çok daha başarılı oluyorlarsa kas yapılarından dolayı üst düzey sporcuların genetik avantajlarıyla da alakalı. Esporda bu bir nebze daha düşük tabi ama ne olursa olsun kültürel ve genetik olarak Asya insanının daha yatkın olduğunu, bu tekrar eden aksiyonlarla devamlılıklarının daha yüksek olduğunu söylemek lazım zaten sonuçlardan da ortaya çıkıyor. Lol'ı yıllardır Çin, Kore domine ediyor, Kore zaten ana vatanı gibi esporun. Asıl sebep kültür ve genetik avantajlar.

Espor spor mudur sorusu biraz tanımla alakalı, tabii ki sporun temeli bizde biraz olimpik idealle özdeştiriliyor. - Kaan Kural

Kasım 12, 2021

·

Makale

Esporda da oyunlar bambaşka kurallara sahip tıpkı sporda olduğu gibi. - Eren Akın

Espor'un spor olarak tanımlanıp tanımlanamayacağı konusu sık sık tartışılıyor. Her biri ayrı birer fiziksel çevre ve kurallar bütününü ifade eden spor dallarının aksine, Espor şemsiyesi altında farklı hedefleri ve arayüzleri olan birçok oyunun toplanmasına nasıl bakıyorsunuz? Bunun alt dallarını tanımlamaya ihtiyaç var mı, yoksa espor adı bu şekilde kendini yeterince anlatıyor mu? Aslında burada geleneksel sporlardan yardım alabiliriz. Dediğiniz gibi geleneksel sporlarda ayrı ayrı çevre ve kurallar bütünü mevcut fakat hepsi spor kümesi içinde birleşiyor farklılıkları olsa da. Espor tarafına geldiğimizde de aslında durum bundan çok farklı değil. Belki çevresel faktörler sadece oynanan platformun değişimi olarak açıklanabilir oyunlara bağlı olarak fakat esporda da oyunlar bambaşka kurallara sahip tıpkı sporda olduğu gibi. League of Legends ve VALORANT aynı şirketten çıkma olsalar da bambaşka kurallara ve oynanışa sahip iki oyun. O anlamda geleneksel sporlardan çok da farklı olduğunu düşünmüyorum. Sonuçta futbol ve basketbol da birbirinden oldukça farklı sporlar ama spor kümesi içinde birleşiyorlar. Farklı oyunların espor kümesi altında birleşmesinde de bir sakınca yok bana kalırsa. Kaynak: The Times Espor maçları sunarken kendinizi spor spikeri gibi düşünüyor musunuz yoksa sizce yaptığınız iş daha mı farklı? Spor spikerleri karşılaşmayı anlatır, heyecanı aktarmaya çalışır, analiz eder, yorumlar. Espor spikerleri olarak biz ne yaparız? Maçları anlatır, heyecanı aktarmaya çalışır, analiz eder ve yorumlarız. Özünde yaptığımız şeyler bire bir aynı. Rekabeti aktarıp izleyenlerin heyecanı yaşaması için elimizden geleni yaparken onları bağlamla alakalı detaylı bilgilerle donatmak her iki tarafın da işi esasında. Daha öncesinde basketbol yorumculuğundan gelmiş bir espor sunucusu olarak açıkçası bir farklılık göremiyorum işin özünde. Elbette farklı şeyler anlatıp büyük oranda farklı kitlelere hitap ediyor olsak da işin temelinde bir fark yok aslında.

Esporda da oyunlar bambaşka kurallara sahip tıpkı sporda olduğu gibi. - Eren Akın

Kasım 12, 2021

·

Makale

Espor bir rekabet ve eğlence sektörü alanı, bunun içinde spor da var. - Christopher Leo Willekens

Sanal ortamı kontrol etmek için oldukça kısıtlı bir fiziksel aktivitenin gerçekleştirilmesi esporun spor olarak adlandırılmasına engel bir durum mu? Değil ise esporu spor yapan özellikleri neler? İnsanların gözündeki spor algısı "koşmak, zıplamak, vücudu zorlayacak eylemler" şeklinde, halbuki spor tabiri bu kadar kısıtlı bir kapsama sahip değil. Esporun kıyaslandığı ya da kıyaslanması gereken rekabetçi sporlar ise bambaşka bir kategori. Espor bence bir rekabet ve eğlence sektörü alanı, bunun içinde spor da var, teknoloji de var, zihinsel aktivite de var. Bana göre sizin sorduğunuz anlamıyla espor, satranç gibi branşlara oranla çok daha fazla "spor" ancak tabii ki bir futbol, basketbol değil. Esporu bu tarz kalıplara sokmaya çalışmak sadece "kabul edilme" isteğinden geliyor bence, halbuki espor kendisini "espor" olarak zaten kabul ettirmiş durumda, farklı kategoriye sokulmasına ya da "spor" olmasına gerek olduğunu düşünmüyorum. Soruyu tam kapsamayan bir cevap verdim ancak kısaca söylemek gerekirse: Hayır, bana göre kısıtlı fiziksel aktivite gerçekleştirilmesi esporun spor olarak adlandırılmasına engel değil, çünkü spor fiziksel aktivite ile sınırlı bir şey değil, espor ise bir rekabetçi spor, zaten rekabetçi bir ortamda (resmî müsabakalarda mücadele eden, takım üyesi vb.) değilseniz sadece keyif için yapıyorsanız espor ekosisteminin bir parçası olmadığınız, yalnızca oyun oynayan bir birey olduğunuz anlamına geliyor. Kaynak: New York Times Esporda haber niteliği taşıyan şeyler neler? Bir spor gazetesinde görebileceğiniz ve rekabetçi ortamdaki herhangi bir takım, oyuncu, organizasyon ya da yine rekabetçi ortama dahil olan herhangi bir unsur/öge ile ilgili tüm bilgiler haber kapsamındadır. Örneğin; yeni bir oyunun çıkış tarihi, Twitch yayıncısı ama bir takım kadrosunda olmayan birinin davranışları vb. gibi şeyler kapsam dışıdır. Espor, oyun dünyasının bir alt dalı olarak yalnızca ve yalnızca "rekabetçi" kısmını kapsadığı için, rekabetle bağlantısı olan resmî etkinlikleri kapsamayan (Örnek: Ünlü birinin bir başka ünlü arkadaşıyla FIFA oynayıp onu yenmesi) espor kategorisine dahil olmaz, diğer yandan o ünlü kişi bir espor turnuvası düzenleyip bunu resmî ve rekabetçi bir hale getirirse bu haber niteliği taşır. Son günlerde gündem olan "Twitch olayı" ile ilgili ne düşünüyorsunuz? Sizce bu olaylar insanların esporu spor olarak kabul etmesinde bir geri adım olarak görülebilir mi? Bence görülmemesi gerekir çünkü Twitch yayıncılığı ve espor oldukça alakasız konular, yayın açan esporcuların oranı normal Twitch yayıncılarına çok ama çok çok çok ufak bir yüzde. Yalnızca o esporcular arasından bu skandala adı karışan kişilerin sebebiyet vereceği bir karalama kampanyası olabilir ama onun dışında bu ikisinin birbiriyle direkt bir bağlantısı yok. Platform (Twitch) bu noktada sadece bir araç, bu yapılan dolandırıcılıklar bitmeyecek ve dolandırıcılar fırsat gördükleri bir diğer araç bulduklarında ona geçecekler. Buradaki sorun Twitch ya da yayıncılar değil, dolandırıcıların kendisi ve onların varlığı. İdeal dünyada, bu durumun adı skandala karışan kişilerin bireysel kariyerleri dışında hiçbir şeyi etkilememesi gerekir.

Espor bir rekabet ve eğlence sektörü alanı, bunun içinde spor da var. - Christopher Leo Willekens

Kasım 12, 2021

·

Makale

Spor değil demek olayın fiziksel ve mental eforuna haksızlık diye düşünüyorum. - Can Ayhan

Snooker fazla efor sarf edilmeyen bir spor gibi gözüküyor kafamızdaki spor algısına göre bir şeyi spor olarak algılamamız için neler gerekiyor? Bir spor algısı var ve buna uyduramıyoruz gibi bir durum yaşanıyor burada. Şimdi snooker tabii ki bir spor. Fiziksel ve mental olarak efor sarf ediyorsun yani bir atletizm pisti gibi o sahanın etrafında koşmak da fiziksel bir efor, snooker masasının çevresinde 5 saat belki 10 saat bir maç oynamak onun mental dinamiklerine hakim olmak ve bununla ilgili performans sergilemek de spor olarak kabul edebileceğimiz bir şey. Spor değil demek olayın fiziksel ve mental eforuna haksızlık diye düşünüyorum. Tarihini ayrı konuşuruz ama sadece bu etmenlerle bile spor olması için yeterli. Görsel: Monophy Zaten tarihine çok hakim olup böyle bir argüman geliştiremeyiz. Sadece kas gücüyle, gözle görülen bir eforun olduğu sporlar gibi bir performans olmadığı için nasıl bir spor olduğu sorgulanıyor olabilir. Bilardoyu spor olarak kabul ediyor muyuz? Snooker da bilardonun bir çeşidi. Bence bilardo bir spor olduğu için snooker da bir spor. Yani belli kuralları olan ve o kurallar içinde rekabet edilen hem fiziksel hem mental olarak rekabet edilen şeylere spor diyebiliyoruz. Profesyonel spor çünkü, belki amatör sporlar ve profesyonel sporlar olarak ikiye ayırabiliriz. Snooker profesyonel icra edilmesi gereken bir spor. Şuradan anlarsın toplam 128 tane profesyonel sporcu var. Dünya geneline futbol ya da basketbol kadar yayılmış bir spor olmasa da her yerden ulaşılabilecek bir spor dalı olmasına bakarsak sadece 128 kişinin bunu profesyonel manada icra ediyor olması aslında sporun ne kadar zor olduğunu da gösteriyor. Maçlara baktığımızda süper starların oynadığı maçlar da dahil daha düşük seviyeli sıralamalarda yer alan oyuncuların yer aldığı maçlarda oynama da dahil her maçı kazanmak çok zor. Bu sporun içinde sivrilebilmek için fiziksel ve mental açıdan sağlam kalman gerekiyor. Bazen bilardocular günde 2-3 saat artistik bilardoda da geçerli poolda da fitness antrenmanları yapıyorlar, belki 10 saat sürecek o maçı oynayabilmek için. Zihinsel ve fiziksel olarak kendini maksimize edersen başarıya ulaşabileceğin bir spor. Buradaki başarı da gidip kupa kaldırmak değil 128 kişinin arasına girmek bile bir başarı. Bilardo ve snooker arasında nerede bir ayrıma varıyoruz. Neden bilardonun değil de snooker'ın bir spor olup olmadığı tartışılıyor? Bilardonun çeşitlenmesinde coğrafyanın önemi çok büyük. Yani 1500’lü yıllarda da bilardo benzeyen bir şey oynanmış bir masanın üstüne toplar konmuş ve deliklere göndermek, masa üstünde çeşitli şekillere sokmak gibi denemeler olmuş. Ama buna spor diyebiliyor muyuz, diyemiyoruz bu o zaman üretilmeye çalışılan bir oyunmuş. Snooker'ın ilk zamanları 1800’lerin sonunda askerlerin geliştirdikleri bir oyun oluyor aslında daha sonra profesyonel bir şekilde turnuvaları başlıyor maçların zamanları ölçülmeye başlanıyor, kaç frame üzerinden yapılacak gibi kurallar bütünü oluşuyor. Bundan sonra buna spor diyebiliyoruz. Görsel: differencebetweenz.com Snooker İngilizlerden çıkan bir şey Amerika’nın kendi coğrafyasında geliştirdiği bilardo disiplini, Avustralya’da daha farklı gelişiyor bir de Rus Bilardosu diye ayrı bir ekol var. Genel olarak bir bilardo çatımız var ama bunun coğrafi etmenleriyle gelişen farklı bilardo çeşitleri ve ekolleri var. Snooker da bunlardan bir tanesi. Üç bant bilardo spor değil snooker spor demek de doğru değil çünkü dinamikleri farklı ama oynaması en zor olan da snooker. Ama bu diğerinin spor olmadığı gibi bir yere varamaz. Bir şeyin spor olması için belli kurallar olması gerekiyor ve bunun içerisinde rekabet edilmesi gerekiyor . 21.yüzyılda artık oyun mu spor mu diye bir şey tartışılacaksa öncelikle bu işin ne kadar profesyonel yapılıyor ve hangi mecralara yayılmış olmasına bakmak lazım. Halat çekme de sportif yanı olan bir şey değil mi? Zamanında olimpiyatlara girmiş aksiyonlardan bir tanesi. Balık tutma da bir spor olabilir belki ama belli bir kuralı yok rekabet etmeyeceğin ya da sadece eğlencesine rekabet ettiğin şeye spor diyemeyiz. Eğlence kısmı önemli burada. Bir şeyi eğlence olarak algıladığımızda onu oyun olarak adlandırmak daha kolay geliyor. Çünkü eğlencesine yapıyorsun bir rekabet oluşmuyor kendini sporcu değil oyuncu olarak tanımlıyorsun. Sporcu olarak tanımlaman için fiziksel ve mental olarak geçmen gereken yollar var. Oyuncu olmak için o oyunu bilmen ve oynaman yeterli onu spor yapan şey performansa uygun atletik seviyeye gelmen lazım, profesyonel olarak oynamak lazım. Mahalle maçı bir oyun çünkü lig mücadelesi spor neden kuralı var profesyonel bir çatı altında oynanıyor vs. diğerinde kuralları sen koyabilirsin kalen taş da olabilir. Nasıl bir şey kurgulamak istiyorsak. Burada da Rekabet var ama daha profesyonelce baktığımız şey belli kesimlerce kabul edilen kurallar bütününün olması ve buna bağlı oynanması. Snooker'a bu yüzden spor diyebiliyoruz hatta bu tartışması olmaz bile bence :) Görsel: Monophy Bence her şeyi tartışılabiliriz:) konuşmaya başlarken zaten şu soruyla başladık “spor mudur?, nasıl bir spordur?” spor değildir tarafında çok ciddi argümanlar yok zaten mesele sadece oyun mu spor mu, bir şeyin spor olması için neleri gözlemliyoruz mevzusu aslında. Mesela dün e-spor’dan konuştuk. Değerlendirme şu olabilir orada da fiziksel bir efor var profesyonel manada icra edenler var. Fiziksel bir yetkinliğe ulaşmak gerekiyor. Stratejik oyunlar zihinsel aktivite de var. Tam oturtamadığımız nokta şu olabilir. Sanal bir ortamda yapılıyor. Farklı bir sınıflandırma olabilir belki. Ama snooker, futbol, dart gibi sporları gerçek hayatta da görebildiğimiz için sınıflandırmasını ayrı yapabiliriz. E-bike var mesela, şampiyonaları da yapılıyor. E-bike’tan profesyonel bisiklete geçen de var ama e-bike biz spor olarak kabul etmeli miyiz bu tartışılabilir çünkü yağmurlu bir harita açabilirsin ama yağmur yağmıyor, rüzgar koşulları gibi etkenler sanal olarak sunuluyor. O zaman şartlar devreye giriyor. Biz o sporun şartlarını gerçek hayatta var olması mı gerekiyor? E-spor özelinde söylüyorum. Ayrı bir sınıflandırmaya ihtiyaç duyuluyor olabilir. Spor mudur konusunda akla ilk gelenler satranç, e spor örnek olarak verdiğim. belki internet üzerinden gerçekleşen şeyleri farklı sınıflandırabiliriz. Bizim oturtamadığımız nokta şurası sanal bir ortamda yapılıyor. Snooker 100 yıldır spor olarak yapılıyor ve sporun temel gereksinimlerini de karşılıyor.

Spor değil demek olayın fiziksel ve mental eforuna haksızlık diye düşünüyorum.  - Can Ayhan

Ekim 22, 2021

·

Makale

Gözle görülen eforun yüksek olmadığı uğraşların kaderi. - Aras Yetiş

Spor olup olmadığı tartışmalı olan "uğraşlar" içerisine snookerı dahil ediyor musunuz? Snooker spor mu oyun mu? Ben kendi adıma kesinlikle spor olduğunu düşünsem de snookerın oyun mu yoksa spor mu olduğu sık sık tartışmaya açılır. Gözle görülen eforun yüksek olmadığı uğraşların kaderi biraz da bu. Zira diğer bilardo türleri, golf ve dart için de benzer şeyler hep konuşulmuştur. Bana kalırsa atlanan nokta işin içindeki fiziksel beceri miktarı. Öyle ki snooker oyuncuları genelde günde dört-altı saat arası antrenman yaparak hem el göz koordinasyonlarını hem de kas hafızalarını geliştirmek, aktif tutmak durumundadır. Görsel: Monophy Üstelik tansiyonun yüksek olduğu maçlarda bu öğrenilmiş becerileri uygulamak, tabir-i caizse ellerin titrememesi işini başarmak da gayet zordur. Bu hem zihinsel hem de fiziksel bir çabadır. Baskı altında isteka hareketi bozulan ve yapması gereken vuruşu kaçıran, alması gereken pozisyonu alamayan çok fazla isim izlemişizdir. Tüm zamanların en büyüklerinden Steve Davis, bu anlarda yaşananları “Başkasının koluyla oynamak” şeklinde yorumlar. Vücut aksiyonu gidişata bu denli dahilken, snooker'ı satranç veya poker gibi kıyaslandığı ama sadece zihinsel yeterlilik isteyen örneklerden ayrı tuttuğumu söylemeliyim.

Gözle görülen eforun yüksek olmadığı uğraşların kaderi. - Aras Yetiş

Ekim 22, 2021

·

Makale

Sporun aslında oyunla olan farkı birazcık motor becerisi istemesi. - Bager Akbay

İki kelime: Oyun ve Spor Bager sen oyun üzerine fazlasıyla düşünen, oyun oynayan birisin. İşlerini oyun yöntemiyle oluşturduğunu biliyorum, neyi spor neyi oyun olarak tanımlıyorsun? Satranç spor mu oyun mu? Oyun ve sporun kelime kökenleri birbirinden çok ayrı değil aslında yani bir ayrım yok ayrışma olduğunu zanneden bir sürü yazı var ama aslında tam tersini söyleyecek de bir sürü yazı var. Görsel: Bobby Fischer-Boris Spassky maçı, 1972- Soviet Chess History Kim ne diyor?: Wittgenstein; bunlar genel terimler bir grup temsiliyeti bile yok parça parça öğeler benziyor diyor. Homo Ludens’te Huizinga oyunu tanımlıyor: büyülü bir çemberin içinde oyun oynarsın. Bir gerçek hayat var bir de gerçek hayattan değilmişiz gibi yapalım, burada kuralları değiştirelim dediğin alan var, o kuralların içine girdiğin zaman orada bir oyun alanı oluyor. Chris Crawford’ın bir tanımı var: yaratıcı bir eser, güzel bir şey yaparsan bu sanattır eğer bunu para karşılığı yapıyorsan bu eğlencedir. Böyle bir ayrım yapmış, neden bilmiyorum. Entertainment'ı da sokuyor işin içine ve burada etkileşimli olmayanlar; oyunlar kitaplar var. Etkileşimli olursa oyun şeyleri olur ve hala oyun demiyor. Hedefi olmayan şeyse oyuncaktır ve oyuncakta da etkileşim vardır diyor. Eğer hedef varsa bunlar yarışlardır ama tek başına da yapabilirsin hala oyuna gelmedik, puzzlelar devreye giriyor bu noktada. Bir rakibin varsa orada ilginç bir şey var, iki kişi yarışırken birbirine müdahale etmeleri gerekmiyor mesela yüzmede birbirine müdahale etmiyorsun, birbirinin hızına göre bir şeyler yapabilirsin ama gerçekten bir müdahale yok bunlar yarışmadır. Birbirine saldırmam tamam, oyundur. Oyunun da fiziksel aktivite içerenine spor diyor. Görsel: Monophy Bir yaklaşım: Satrancı düşünelim mesela bir alan ve sınırlı kurallar var, birbirimizle kapışıyoruz o yüzden oyun tanımına giriyor, spora girmiyor. Çünkü spor da biraz motor becerisi ilişkisi bekliyoruz. Mesela FIFA ya da Dota oynadığında motor becerileri koordinasyonu var o yüzden e- spor deniliyor. Satranç hamle tabanlı gittiği için spor olmuyor, ama şu var: hız faktörü. Saatle oynuyoruz sonuçta ya da hızlı satranç oynuyoruz 10 saniyede bir hamle yapıyoruz gibi. Yine motor becerin önemli değil, elimi uzattım ve bir taşı devirdim o yüzden spor kavramına buralardan girmiyor. Sporun aslında oyunla olan farkı birazcık motor becerisi istemesi. Bilgisayar oyunlarına mouse, klavye hızımızı var. Bir ilişki: Spor ve Kapitalizm Spor kelimesinin gündelik kullanımına bakıyorum biraz organizasyon içeren, seyirci olan şeylere de spor demeye başladık normalde eski tanımlara baktığımızda oyunun seyircisi olmaz, sporcunun seyircisi olur deniyor. Olimpiyat oyunlarına oyun deniyor, tek onu ayrı tutuyorlar zaten ismi çok eski olduğu için onun dışında her şeye spor diyorlar. Aslında sporun kapitalizm ile evliliği biraz daha fazla oyuna göre ama işte terimler sürekli karşı ataklar ve ters tanımlara girip birbiriyle örtüşüyor günümüzde. Sporu biraz buna çeviriyorlar aslında e-spor denmesinin sebebi hem motor becerisi istemesi hem izlenebilir ve fanları olması, bayraklarının, tişörtlerinin çıkarılıyor olmasıyla ilgili bir şey oluyor. Satranca böyle bakarsak spor olabilir. Seyirci faktörü, tişört satışı gibi kapitalizmle flörtleşen şeyler olabilir ama orada da çok şansı yok çünkü eski bir oyun. Görsel: Nona Gaprindashvili aynı anda 28 kişiye karşı oynuyor, 1965 -Washington Post Ne demek bu?: İskambil destesi diye bir şey var ve bu anonim bir şey bütün matbaalar basabilir herkes de oynayabilir ve desteyle oynanabilecek benim bildiğim 80 tane oyun var. Tarottan çıktığı için iskambil destesi onun minör arkanasıdır aslında. Çünkü bir şans- zar hikayesi var. Ben bir firma isem ve iskambil oyununu çok beğeniyorsam buradan para kazanmam çok zor. Yeni bulunan bir sürü oyun var kapitalizme yaramıyor, magic kartları çıkartıyor bir sinek üçlüsünü 100 dolara satabiliyor çünkü o az var ve bir iskambil destesini paket halinde satmıyor altı tanesi bir pakette o paket 10 dolar ama içinden ne çıkacağını bilmiyorsun kupa beşlisi çok çıkıyor gerçekten bu aslında. Satranca buradan baktığında iskambil destesine çok benziyor o yüzden kapitalizm ile evliliği biraz zor çünkü zaten çok eski ve kamusal bir alanda. Ne yapılabilir?: Magic the gatheringi ne bu işin diye bakılabilir, yeni benzer strateji oyunlar tasarlanıp bunlar üzerinden yapılar belki kurgulanabilir ama satrançta kamusal olmasının dışında federasyonları var, üstadları var, kültürü ve geleneği var. Hoşlarına gitmeyebilir. Satrancın bu yönden sporlaşması çok mümkün değil spor potansiyeli var, şu an bir şampiyona izlenebilir. Yeni bir satranç turnuvası izlenebilir belirli bir oranda oradan bir sporumsu havası var, zevkli. Kasparov, Deep Blue karşı 1997- AFP Sporcuyla oyuncunun aklı birbirine çok yakın çalışabiliyor ikisi de imgelem yapıp kaslarını geliştirebiliyor. Çok fazla imgelemle yapıp antrenman yapan sporcular var. Sporla benzer tarafları bunlar ama az önceki tanımlar silsilesinde iç içeler, fiziksel aktiviteden dolayı biraz ayırıyorum. O fiziksel aktivitenin çok fazla kas gücü olması mı gerekiyor, ne kadar fazla kas gücü olursa o kadar mı spor oluyor? Güç değil kontrol yani sen o ahengi göstereceksin dans gibi, snooker'da bir ahenk var sırayla hamle yapıyorlar birbirlerine müdahale etmiyorlar tamam, birinin hamlesi diğerini etkiliyor satrançtaki gibi ama ben o ıstakayı elime aldığımda 3 ay vuramıyorum yani düzgün onun fiziğini öğrenme de var. Görsel: Monophy Zihinsel Spor Aslında şunu diyebilirim: satrançta da belirli, kısa bir zamanda bir zihinsel spor yapıyorsun o kısa anda ilk kez karşılaştığın duruma yorum yapabilmek için kafanda bir spor yapıyorsun gibi ama motor becerileri ile ilgili olmadığı için göremiyoruz. Ben senin kafanda ne dönüyor görebilsem spor kategorisine yaklaşabilir. Fiziksel spor değil diyoruz ama bir yandan da Kasparov'un 10 kilo kaybettiği vakalar var. O aktivite bir şeyleri tetikliyor olabilir ama biz görmediğimiz için saymayabiliyoruz. Kapitalizm ve ticarileşebilmesi, çevresine bir organizasyon kurulabilmesi hikâyesinde ise bir kültürü olduğu için bunu engelliyor. Muhafazakâr bir kültürü var kendini korumaya çalışan bir oyun. Alternatif satranç türleri üretiliyor ama köklü olan bir şey otomatik muhafazakâr oluyor. Satranç dünyayı domine etmiş en büyük masaüstü oyunu şu anda.

Sporun aslında oyunla olan farkı birazcık motor becerisi istemesi. - Bager Akbay

Ekim 29, 2021

·

Makale

Zihinsel olarak inanılmaz hesaplamalar yaptığımız için büyük bir enerji kaybımız oluyor. - Cem Kaan Gökerkan

Satranç izleyicileri olarak satranç oynayanları izlerken hamleler dışında fiziksel aktiviteyi görmüyoruz. Oyun esnasında spor yaptığınızı düşündüren aktiviteleriniz neler? Bu soruya kendi yorumumu yapmadan önce yapılan araştırmaları sizlerle paylaşmak istiyorum. 1984 yılında Dünya Satranç Şampiyonası, 5 ay ve 48 oyundan sonra durduruldu. Kasparov ve Karpov arasında geçen mücadelenin durdurulma sebebi o zamanki şampiyon Anatoly Karpov'un 10 kilo vermiş olmasıydı. Seyircilerin ifadelerine göre Karpov turnuvanın sonunda "ölü gibi" görünüyordu. Görsel: A. Morkovkin Stanford Üniversitesi'nde insansılarda stres konusunda çalışan Robert Sapolsky'e göre turnuvadaki bir satranç oyuncusu, günde 6000 kaloriye kadar enerji yakabiliyor. Bu miktar normal bir insanın ihtiyaç duyduğu enerjinin 3 katı. Sapolsky'nin ölçümlerine göre büyük ustaların nefes alma hızları, kan basınçları ve kas kasılmaları, üst düzey atletlerle eş düzeyde . Buna göre büyük ustaların kan basıncı, maraton yarışçılarında görüldüğü gibi saatlerce yüksek kalabiliyor. 2018'de bir turnuvada yapılan ölçümlerde 21 yaşındaki Rus büyük usta Mikhail Antipov'un iki saat boyunca oturduğu oyunda 560 kalori harcadığı ölçüldü. Bu miktar tenisçi Roger Federer'in 1 saat tenis oynarken harcadığı enerjiyle aynı. Kendi yorumuma gelecek olursak; turnuvalarımız genel olarak stresli geçiyor. Hatta günlük antrenmanlarımı yaparken bile bazen günün sonunda başımın ağrıdığı veya uyuma isteğinin geldiği oluyor. Zihinsel olarak inanılmaz hesaplamalar yaptığımız için (bunu kafadan zor matematik hesapları yapıyor gibi de düşünebiliriz) inanılmaz bir enerji kaybımız oluyor. O yüzden ben spor olduğunu düşünüyorum. Ek olarak fiziksel kondisyonunda çok önemli olduğunu belirtmek isterim. Görsel: monophy Maç esnasında rakibiniz hamlelerinizi çözdüğünü anladığınızda nasıl bir alternatif yol izliyorsunuz? Açıkçası satrançta bu çok rastlanan bir şey değil. Herkesin kendi oyun tarzı olduğu için ister istemez bir yerde sizin beklemediğiniz veya rakibinizin beklemediği bir hamle oluyor. Ancak maç esnasında oyun kötü gidiyor diyelim bu tarz durumlarda bir şeyleri değiştirmeniz gerekiyor. Mesela oyun boyu rakibinize atak yaptınız ve rakibiniz bunları savuşturdu, rakibiniz için her şey iyiye gidiyor olabilir. Bu gibi durumlarda tarz değişikliği (atak oynamak yerine daha sakin bir oyun oynamak olabilir) veya strateji değişikliği kesinlikle yapıyoruz.

Zihinsel olarak inanılmaz hesaplamalar yaptığımız için  büyük bir enerji kaybımız oluyor. - Cem Kaan Gökerkan

Ekim 29, 2021

·

Makale

Ülkede düzgün bir snooker masasına kaç çocuk erişebiliyor bunu tartışmalıyız. - Umut Töre

Avrupa Snooker Şampiyonası'nda İsmail Türker önemli sonuçlar elde etti. Dünyadaki snooker turnuvalarında yakın zamanda ülkemizden sporcuları daha ön saflarda görebilecek miyiz? Zor bir soru. Bir snooker eğitmeni olarak bu soruya heyecan dolu bir cevap vermek isterdim ancak benim alanım mevcut şartlardan, yapılan yatırımlardan ve isteka sporları endüstrisinin Türkiye’deki durumundan bağımsız değil. Bugün öncelikle 80 milyonluk ülkede düzgün bir snooker masasına kaç çocuk erişebiliyor bunu tartışmalıyız. O çocukları geliştirebilecek rekabetçi ortam var mı? Başarılı olsalar bir kariyer mevcut mu? Bu soruların cevabı evet olduğunda ben de size “evet, yakın zamanda bir Türk sporcuyu dünya snooker sahnesinde görebiliriz” diyebilirim. Bugün Avrupa Snooker Şampiyonası’nda mücadele edebilen 2 Türk sporcu da Almanya’da yetişmiş ve orada antrenman yapan oyuncular. Çünkü orada bu sporun altyapısının sağlam olduğunu biliyoruz ve görüyoruz. Türkiye Snooker Şampiyonası’nda mücadele eden en genç oyuncu olan öğrencim Ömer Can Bıltır (12) ise Bolu’da snooker masası olmadığından maalesef Amerikan (Pool) masasında antrenman yaparak hazırlanıyor. Snooker yıllar ilerledikçe Britanya Adası’ndan oyuncu çeşitliliği ve yayınlar anlamında dünyanın çeşitli coğrafyalarına yayıldı. Bu durumu neye bağlıyorsunuz? Snooker dünyada oldukça yaygın olarak oynanan bir spor. İlk olarak oynandığı yer zaten 150 yıl önce Hindistan’daki İngiliz Askeri Birliği. Mesela bugün Dünya Amatör Snooker Şampiyonası’na gitseniz 50-60 ülkeden sporcu görebilirsiniz. Ama sorunuzun işaret ettiği yayılma meselesi aslında sporun profesyonel ayağını temsil eden Dünya Snooker Turu’nun (WST) ve WPBSA’in son 10 yıldır süregelen başarılı yönetimine borçluyuz. Uzakdoğu’daki talebi görüp orada yatırım yapan, senede 6 adet turnuva sayısını 20’lere çıkaran, sporun itici gücü snooker koçlarının eğitimine dair programlar hazırlayan bir yönetim anlayışı canlı yayınlarla beraber inanılmaz bir talep yarattı. Bu sayede bir çok ülkeden snooker oyuncusu çıkıyor ve snooker turu bir çok ülkeye uğruyor. Ne mutlu bize ki bu gelişmeden biz de faydalanıyoruz ve Mart 2022’de ise en iyi oyuncuları Antalya’da “Turkish Masters” turnuvasında izleme şansı bulacağız . Sizin için snooker’ı izlemeye değer bir spor yapan özellikleri nelerdir? Sadece benim için mi bilmiyorum ama sanırım Snooker’ın en izlemeye değer yanı sunduğu şahane görsellik içerisinde iki savaşçının, karakterlerinden izleri de ortaya koyacak şekilde mücadele etmesi. Bu mücadele esnasında her set için ayrı bir dramaya şahit olabilirsiniz. Zaten her setin başlangıcını doğum, bitişini de ölüm gibi anlamlandırabilirsiniz ki ben aradaki mücadeleyi tam da hayatın kendisi olarak görüyorum.

Ülkede düzgün bir snooker masasına kaç çocuk erişebiliyor bunu tartışmalıyız. - Umut Töre

Ekim 22, 2021

·

Makale

Snooker'ın icat edilmiş en zor oyunlardan hatta bir extreme spor olarak kabul edilebileceğini düşünüyorum. - Emre Yazıcıol

Sizin için snooker'ı izlemeye değer bir spor yapan özellikleri nelerdir? Ben çok erken yaşta bilardo oynamaya başladım. Birçok çocuk da aynı deneyimi yaşamıştır hatta İngiltere’de de snookercılar bu şekilde yetişiyor. Ben pool ile başlamıştım tabi. Bir yandan snooker televizyonda en çok yayınlanan bilardo disiplini. Eurosport’ta çok uzun bir süredir yayınlanıyor. Ben de 2003- 2004 yıllarında bu oyunla tanıştım. Diğer bilardo çeşitlerinden çok daha zor olduğunu gördüm. Aslında sorunun cevabı burada başlıyor. Kişisel hikayemde böyle bir alt yapı olduğundan bahsetmem gerekiyordu. Gerçekten zor bir oyun daha önce pool oynarken sonra snookera geçmek bunun ne kadar zor olduğunu hemen idrak etmiştim. Ben amatör seviyede oyuncu oldum hep, pool oyununu oynayan çok üst düzey sporcular da snooker masasına geçtikleri zaman zorlanıyor, hatta oynamak istemiyorlar. İcat edilmiş en zor oyunlardan bir tanesi ben hatta bir extreme spor olarak kabul edilebileceğini düşünüyorum snooker'ın. Görsel: Monophy Bir insanın yetenek olarak limitlerini zorlayan bir oyunun bu kadar üst seviyede icra edilmesi benim izleme sebebim. Bilardo bilen herkes hakikatten bu kadar iyi seviyede bu oyunun oynanmasının delilik olduğunu düşünüyordur. Birçok bilardo oyuncusuyla bunu konuştum aynı şekilde düşünüyorlar. Yeteneğin fazlalığı ve bu kadar zor bir sporun bu seviyede icra edilmesi zor olacak bir şey ben de buna tanıklık etmek için izliyorum. Acayip bir yetenek ve seviye gerektiriyor sadece Ronnie O'Sullivan ve dünya şampiyonları seviyesinde değil, biraz eli yüzü düzgün seviyede icra edebilmek için bile fazlasıyla yetenek, çabalama ve antrenman gerektiriyor. Müthiş bir şekilde teknik gerektiriyor, mesela başka bilardo disiplinlerinde çok iyi olmayan teknikte ya da fundamentale o kadar fazla kafa patlatmadan iyi bir seviyeye çıkmak mümkün ama snooker da temel tekniği oturtmak zorunluluk ve bunu yapmak kolay değil. En iyi oyuncular bile mesela ilk akla gelen Roni’nin yaptığı bazı vuruşlar alakasız olabiliyor. Binlerce maç oynamış yeteneği belli ama oyun o kadar zor ki — bilardo tabiriyle benzemeyen vuruşlar yapabiliyor. Bu beni etkiliyor o yüzden izlemeye başladım. Her spor mücadelesinin kendine ait tansiyon ve katharsis anları olduğunu söyleyebiliriz. Siz snooker’ın tansiyon ve katharsis noktalarını nasıl tarif edersiniz? Her biri için aklınıza gelen anlar hangileri? İlk soruyla paralel cevaplayabilirim. Çok zor bir oyun olduğu için her başlayan framede ya da vuruşta bir tansiyon var. Çünkü vücudunuzda hiçbir yerinizin oynamaması gerekiyor. Temel teknik çok önemli bu oyunda hata marjları çok az, toplar çok küçük, ıskalata ucu çok minik. En ufak falsoda beyaz topa alakasız sonuçlar elde edebiliyorsunuz. Bu yüzden her an bir tansiyon var snookerda. Oyuncuların her vuruşa eğilirken en kolay gibi gözüken vuruşta bile çok rahatlama imkanları yok. Özellikle yeni başlayan framelerde ya da henüz frame garantilenmemişken, aslında bu güzel bir şey oyunun ne kadar zor olduğunu anlatan bir detay. Tansiyonun en yukarı çıktığı zamanlar dünya şampiyonası finalleri ya da somut örnek vermem gerekirse — 1985 Dünya Şampiyonası Finali. Son siyaha giden o anlar mesela oyunun gördüğü en büyük tansiyon anları. Katharsis anı olarak ise frame topunun içeri yollanması. Şöyle oluyor; bir oyun matematiksel olarak garantilendiğinde oyuncuların o tansiyondan nasıl kurtulduklarını görebiliyoruz, bir anda oyun onlar için biraz daha basit hale gelebiliyor rahatlayınca baskı olmadan kolaymış gibi gösterebiliyorlar.

Snooker'ın icat edilmiş en zor oyunlardan hatta bir extreme spor olarak kabul edilebileceğini düşünüyorum. - Emre Yazıcıol

Ekim 22, 2021

·

Makale