Premier League'deki çoğu takım gibi, Southampton'ın da kendine has bir kimliği var. En üst seviye takımlara sıçramak isteyen potansiyelli oyuncular için Southampton her zaman en cazip köprülerden biriydi ve bu onların zamanla kulüp kültürü ve geleneğine dönüştü. Son 15 yılda Staplewood'dan Adam Lallana, Luke Shaw, Gareth Bale gibi isimleri ihraç eden Saints'in James Ward-Prowse gibi günümüzde kullanmayı sürdürdüğü akademi ürünleri de mevcut. 2021/22 sezonunda U-18 takımıyla Güney Ligi'ni zirvede tamamlayan Southampton, oradan gelecek isimleri kademeli şekilde A takıma monte etmenin planlarını yaparken transfer stratejisini de bu doğrultuda belirledi ve etkisini hem kasada hem de sahada uzun yıllar hissettirecek bir iskelet oluşturdu.2022 Ocak'ta Southampton hisselerinin çoğunu alan Sırp milyarder Dragan Solak başkanlığındaki Sport Republic şirketi, bünyesinde bulundurduğu Brentford'ın mimarlarından Rasmus Ankersen ile birlikte 'moneyball' kültürünü St.Mary's'e taşımak amacında olduğunu ilk andan itibaren söylemekten çekinmiyorlar; hazırlanan planlar da bu düşünceyi sonuna kadar destekliyor. Geçtiğimiz sezonun son 12 maçında 9 mağlubiyet alıp orta sıralardan uzaklaşan Soton'da bu düşüşe bir çözüm bulmak Ankersen ve Solak'ın ilk göreviydi. Kendi vizyonlarına yakın profilli bir menajer olan Ralph Hasenhüttl'la yolları ayırmak istemeseler bile, taze bir başlangıç için Avusturyalı menajerin de onayını alarak ekibini yenilemeye karar verdiler.&nbsp;<img src="https://images.aposto.com/2022/8/5/1663333265959.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.46" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Görsel: Daily Echo<hr fr-original-style="" style="height: 0px; overflow: visible; border-bottom: none; clear: both; user-select: none; break-after: page; box-sizing: border-box;">Yaz başında Dave Watson, Kelvin Davis ve Craig Fleming'in yeni sezonda Southampton bünyesinde yer almayacakları açıklanırken yerleri Kopenhag'da Jess Thorup'un yardımcılığını yapan Ruben Selles, duran top organizatörü Alex Clapham ve U-18 takımının koçluğunu yapan Carl Martin'le dolduruldu (Cano Football'ın kurucusu Clapham 3 ay sonra kişisel sebeplerden dolayı görevi bıraktı). Kulübün resmi sitesine verdiği röportajda Hasenhüttl, bu operasyondaki temel hedeflerinin yeni sezonda yeni bir enerji yakalamak olduklarını <a fr-original-style="" href="https://www.southamptonfc.com/news/2022-08-05/ralph-hasenhuttl-tottenham-southampton-premier-league-season-preview-202223" rel="noopener noreferrer" style="color: rgb(9, 9, 9); text-decoration: none; background-color: transparent; outline: none; cursor: pointer; transition: color 0.3s ease 0s; touch-action: manipulation; user-select: auto; box-sizing: border-box;" target="_blank">açıklamıştı</a>. Şu ana kadarki süreçte sahaya konanlar bu konuda başarılı olduklarını gösteriyor.Southampton'daki yeni dönemin vizyonunu ve transfer politikasını belirleyen, Hasenhüttl'ın ekibinin değişimi kadar önemli olan bir başka gelişme ise scouting departmanında yaşandı. 2013'ten bu yaza kadar Manchester City akademisinde gözlemcilik yapan ve Jadon Sancho, Phil Foden gibi City akademisinden çıkıp isim yapmış oyuncuların keşfedilmelerinde ciddi payı olan&nbsp;Joe Shields, Leicester'ın yolunu tutan Southampton şef scout'u Martyn Glover yerine görevi devraldı. Southampton'ın Manchester City'den kadrosuna kattığı Romeo Lavia, Gavin Bazunu, Samuel Edozie ve Juan Larios'un transferlerinde de Shields'ın imzası olduğunu okumak mümkün. Ancak kadrodaki renovasyon yalnızca bu üç isimle de sınırlı değil.Bu yaz kadrosuna 25 yaşından büyük oyuncu eklemeyen Southampton, yaş ortalamasını epey aşağı çekecek Sekou Mara, Armel Bella-Kotchap gibi potansiyellerle sözleşme imzalarken direkt katkı alabileceği Joe Aribo ve Duje Caleta-Car gibi üst seviye isimleri de kadrosuna kattı. Nathan Redmond, Fraser Forster, Shane Long, Jack Stephens ve Oriol Romeu gibi veteran oyuncular ise vedalaşılan isimlerdi. Bu, Southampton'ın önümüzdeki 5 sezonu düşünerek bugünkü adımlarını attığı ipucunu veriyor. 3. haftadaki Leicester City deplasmanında ilk 11'inin yaş ortalaması 23 yıl 238 gün olan Soton, Premier League'de 2017 Mayıs'tan beri en genç oyunculardan kurulu takım olurken kendi rekorunu da kırmayı başardı.Southampton, Sport Republic'in katkılarıyla tıpkı Crystal Palace ve Arsenal gibi çok parlak bir geleceği kendi elleriyle inşa etmeyi başardı. Oldukça genç bir oyuncu grubuyla ligin devlerine sorun yaratabileceklerinin mesajını ilk haftadan bu yana vermeleri, onları ligin en özel takımlarından birine dönüştürüyor. Bu da, kendine fırsat yaratmaya çalışan genç oyuncular için St.Mary's'i bir cazibe merkezi haline getiriyor. Şimdi sırada, o gençlerle yukarıya doğru tırmanmak var.

This Is England

Southampton'ın bu yazki faaliyetleri onları  geleceği en parlak kulüplerden birine dönüştürdü.

Öze Dönüş

<img src="https://images.aposto.com/2022/7/5/1659733930601.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" width="550" ratio="1.50" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Premier League'de 2022/23 sezonunun ilk golü Gabriel Martinelli'den geldi. Gole dönüşen kornerde çizilen Zinchenko'lu hücumdan dolayı Martinelli'nin Arsenal duran top koçu Nicolas Jover'e bir teşekkür borcu var.

Deadline Day'de gerçekleşen transferler şu şekilde:<ul data-testid="list-element" fr-original-style="" style="margin-top: 0px; margin-bottom: 1em; list-style-position: inside; box-sizing: border-box;"><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Christian Eriksen, Brentford</li><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Wout Weghorst, Burnley</li><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Julian Alvarez, Manchester City&nbsp;</li><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Rodrigo Bentancur, Tottenham&nbsp;</li><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Dejan Kulusevski, Tottenham (Kiralık)</li><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Donny van de Beek, &nbsp;Everton (Kiralık)</li><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Matt Targett, Newcastle (Kiralık)</li><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Deniz Undav, Brighton&nbsp;</li><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Benicio Baker-Boaitey, Brighton (Kiralık)</li><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Luke Plange,Crystal Palace&nbsp;</li><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Dan Burn, Newcastle</li><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Jean-Philippe Mateta, Crystal Palace</li></ul>Brentford – Christian EriksenGeçtiğimiz yaz oynanan Avrupa Şampiyonası’nda yaşadığı kalp rahatsızlığıyla tüm futbolseverleri derin bir üzüntüye sokan Danimarkalı yıldız Christian Eriksen, Brentford ile Premier Lig’e geri dönüyor. İtalya’daki sağlık protokolleri sebebiyle İnter’in sözleşmesini feshettiği futbolcu, İngiltere’de de ana vatanındaki kültürden pek de uzak kalmayacak. Bilindiği üzere Brentford’ın sahiplerinden dolayı kurduğu Danimarka bağı, Eriksen’in de rehabilitasyon sürecinde ona faydalı olacak gibi duruyor.Peki Eriksen Brentford’a ne katacak? Burada da anahtar kelime “Tecrübe”. Premier Lig’e Tottenham Hotspur’dan aşina olan Eriksen’in, futboldaki zirve yılları çok da uzak bir geçmişte değil. Hatta sakatlık yaşadığı turnuvadaki Milli takımının en yetenekli ve göz önündeki futbolcusuydu desek yanlış olmaz. Bu zor süreçten nasıl çıkacağı belirsiz olsa da, hala futbol oynamak istediğine göre belli ki kendini iyi hissediyor ve hala futbola verecek çok fazla şeyi var. Elindeki kısıtlı kadroyla harikalar yaratan Thomas Frank de onun için büyük bir şans. Bir süre maçların ikinci devrelerinde oyuna girip, kendini tam olarak hazır hissettiğindeyse takımın vazgeçilmezi olabilir. Hiçbir şey olmasa bile dakika 80’de 1-0 gerideyken kulübeye baktığında “En azından bir duran top kullanır” mantığıyla herkes kenarda Eriksen’i görmek ister.Newcastle United – Bruno GuimaresArabistan merkezli konsorsiyuma satıldıktan sonraki süreçte, bana kalırsa en doğru eklemelerini yaptılar. Cüzi sayılabilecek bir miktara transfer ettikleri Guimares orta sahadaki eksiklerinin çoğunu kapatacaktır.Transfer için rakamları kurcaladığımda karşılaştığım veriler, düşüncemi bir temele oturtmama hepten yardımcı oldu. Eski kulübü Olympique Lyon’da 3’lü savunmanın önünde yakaladığı %70 civarı başarılı dripling yüzdesiyle geriden topla çıkmakta ne kadar mahir olduğunu ortaya koymuş. Newcastle için de Longstaff’tan Guimares’e geçmek ciddi bir upgrade olacak. Verilen 40 milyon Euro’nun altını bu piyasada kesinlikle dolduruyor, hatta buradan daha yukarı seviyelere de sıçrama yapabilir.Everton – Dele AlliAntonio Conte tedrisatında kendini bulacağına inandığım Dele Alli, onunla da yapamadı ve başka bir limana doğru yelken açtı. Gerçek bir Batuhan Karadeniz vakası. Burada da yapamazsa League 2’ya kadar varır bu yolun sonu. Everton taraftarının çok istediği Frank Lampard, onda elbet bir şey görmüş olacak ki böyle bir anlaşmaya gittiler ama aynı gün içinde aldıkları Van de Beek ile birlikte nasıl konumlanacaklar büyük bir merak konusu.Orta sahada ya baklava bir dizilişe dönecekler ya da ileri hatta 3-4-3 gibi bir formasyona dönüp; Dele’yi (Beek’i de olabilir) kanatta ya da 9,5vari bir şekilde oynatacaklar. Sabırlar diliyorum.Everton – Van de Beek2018/19 Şampiyonlar Ligi sezonunun Matthijs de Ligt ile birlikte en çok parlayan iki oyuncusundan biriydi, ikisine de yazık oldu desek yanlış olmaz. De Ligt başka bir formatın konusu ama Van de Beek’i konuşmanın tam zamanı. Manchester United’taki orta saha çöplüğüne düşmesi, onun için büyük bir şanssızlıktı. Başta Solskjaer yönetiminde olmak üzere gelen-giden hocalardan yana yüzü gülmedi, bir türlü istediği forma şansını bulamadı. Belki de onun hikayesi yeni başlıyordur, hala 97 doğumlu olduğunu unutmamak lazım.Şimdi geldiği Everton’da da durum çok farklı değil. Doucoure, Andre Gomes, Allan, Dele Alli gibi isimlerin arasında artık bir sıçrama yapmalı ve potansiyeline ihanet etmemeli.Tottenham Hotspur – Dejan KulusevskiParma’daki skorerliğiyle dikkatleri üzerine çektikten sonra Ronaldo’yla birlikte transfer olduğu sezonda “New Ronaldo” hype’ına dahil olanlar arasındayım, o sebeple burada biraz Kulusevski’ye iltimas geçeceğim. Bana kalırsa Deadline Day’deki en iyi transferi böylelikle Tottenham yapmış oldu. Allegri her ne kadar kıymetini bilemese de Conte hocam ondan bir makine yaratacaktır.Öte yandan Son-Kane ikilisine de uyumlu bir parça olduğunu düşünüyorum. “Fırsat Transferi” denen cinsten, şimdilik leziz bir ekleme gibi duruyor. Bana Tottenham maçı izlemek için bir sebep daha verdiği için teşekkürlerimi sunuyorum.

CHELSEA 4-0 JUVENTUSMaviler, Stamford Bridge’de ilk turda yenildiği Juventus’u deyim yerindeyse sürklase etti. Maçın başından beri dominant oyununu sahaya yansıtan Thomas Tuchel’in takımı, grup liderliği için kendine büyük bir avantaj sağladı. Ligde de liderlik koltuğunda oturan Chelsea, iki kupayı da istediğini bir kez daha herkese gösterdi.Maçın oyuncusu Chelsea Akademi’den çıkan ve ilk 11’e monte edilen Trevoh Chalobah seçildi. Chalobah’ın bu seneki oyunu, aldığı ödülle birlikte ‘En İyilerin Ligi’nde taçlandırılmış oldu. Kilit onun 25. dakikada attığı golle birlikte açıldı. Burada Rüdiger ve tüm takımın duran toptaki yerleşimi, görülmeye değerdi. Tuchel’in özellikle savunma oyuncuları üzerindeki pozitif etkisini okumak için güzel bir done olarak hafızalarımıza kazınacak.<ul fr-original-style="padding-inline-start: 20px;" style="padding-inline-start: 20px; margin-top: 0px; margin-bottom: 1em; list-style-position: inside; box-sizing: border-box;"><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Olumsuz taraflardan biri ise Chilwell ve Kante’nin sakatlıklarıydı. Özellikle sakatlıktan yeni dönen Kante’nin, Leicester maçındaki harika performansından sonra bir kez daha dizinden sakatlanması üzücü oldu. Kulübün yaptığı açıklamaya göre: Kante dizini burktu, Chilwell’in de dizinde muhtemelen yoğun maç takviminden dolayı şiddetli bir ağrı var.</li></ul>Chelsea grubun son maçını Rus ekibi Zenit ile oynayacak.MANCHESTER CITY 2-1 PARIS SAINT GERMAINGuardiola’nın öğrencilerinin kompakt oyunu, Messi’li Paris’e bir siklet büyük geldi. 2-1 biten karşılaşmada City, geri düşmesine rağmen kazanmayı bildi. Sterling ve Rodri formlarını sürdürdü. Maça santrafor pozisyonunda Bernardo Silva ile başlayan Manchester ekibi, Mbappe’nin golünün ardından bir hamle yaparak Gabriel Jesus’u oyuna aldı. Jesus, Zinchenko’nın yerine oyuna girdi; Bernardo da sağ içe yerleşti. Geri dönüşte Gabriel Jesus’un performansı büyük bir faktör oldu. Net bir hoca dokunuşuydu.Haftanın en çok merakla beklenen maçında, City hak ettiğini aldı. Maçın genelinde daha baskın oynayan taraftı.<ul fr-original-style="padding-inline-start: 20px;" style="padding-inline-start: 20px; margin-top: 0px; margin-bottom: 1em; list-style-position: inside; box-sizing: border-box;"><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Teknik Direktör Pep Guardiola maç sonunda şunları söyledi:</li></ul><blockquote fr-original-style="color: rgb(9, 9, 9); border-color: rgb(255, 246, 0); border-width: 4px; font-style: italic; padding-left: 10px;" style="color: rgb(9, 9, 9); border-color: rgb(255, 246, 0); border-width: 4px; font-style: italic; padding-left: 10px; margin: 0px 0px 1em; border-left-style: solid; box-sizing: border-box;">“PSG harika bir takım. Harika oyunculardan oluşuyorlar. Ne diyebilirim ki? Bugünkü performansımız Paris’teki maça oldukça benzerdi. İlk yarıda daha fazla pozisyona girdik. Orada da iyi pres yapmıştık ve ne yapmamızı öğrendiğimiz için birkaç değişikliğe gittik. Di Maria ile başlamadılar, yine de çok tehlikeliler. Topsuz oyunda agresiftik. İyi savunma yaptık ve başardık. Size tutarlılık veren şey performansınızdır, bizim performansımız da çok iyi."</blockquote>Manchester City bu galibiyetle birlikte liderliği garantiledi.VILLARREAL 0-2 MANCHESTER UNITEDOle Gunnar Solskjaer’in vedasının ardından maça eski futbolcularından Michael Carrick ile çıkan Kırmızı Şeytanlar, zorlu Estadio de la Ceramica deplasmanından De Gea’nın müthiş performansıyla galibiyet çıkarmayı bildi. De Gea’nın bu seneki United’a dair tek iyi şey olduğunun bir kanıtını izledik adeta.<hr fr-original-style="" style="height: 0px; overflow: visible; border-bottom: none; clear: both; user-select: none; break-after: page; box-sizing: border-box;"><img src="https://images.aposto.com/2021/10/5/1637923826024.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" ratio="1.61" width="550" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Görsel: Stretford Paddock News<hr fr-original-style="" style="height: 0px; overflow: visible; border-bottom: none; clear: both; user-select: none; break-after: page; box-sizing: border-box;">Maçın genelinde dönem dönem İspanyol ekibinin baskıyı arttırmasına karşın, bir CL maçında daha yine Ronaldo sahneye çıktı. Geldiğinden beri 5 Şampiyonlar Ligi maçı oynayan Ronaldo, 6 gole imza attı. Tüm bunları yaparken bireysel xG’sinin (Muhtemel gol beklentisi) sadece 2,93 olması işin büyüklüğünü gözler önüne seriyor.Diğer göze çarpanlar ise; Luke Shaw’ın sakatlığında Alex Telles görev aldı. Telles, savunma yönünden temiz bir maç çıkardı. Van de Beek de, rotasyondan mıdır bilinmez Bruno Fernandes’in yerine tercih edildi. O, sonradan yerini Portekizli’ye bıraktı.Manchester United tökezleyerek ilerlese de, lider olarak bir üst tura yükselmeyi garantiledi.LIVERPOOL 2-0 PORTOAnfield’ta yine müthiş bir atmosfer vardı. Liverpool, kuralar çekildiğinde belki de en zorlu gruplardan biri olarak gözüken B grubunda şu an 5/5 ile devam ediyor. Milan, Porto, Atletico Madrid gibi takımlara karşı bu performans gerçekten büyüleyici. Bu sene büyük maçlarda yüksek konsantrasyonlarını her zaman ortaya koydular. Bunlara Premier Lig’deki 5-0'lık Manchester United, 4-0'lık Arsenal ve bu grup örnek olarak verilebilir.Sahada gerçek bir coşku görüyoruz. Taraftarları en fazla mutlu eden şey de budur muhtemelen. Maç sonunda, maçın oynandığı topu saklamak için sahaya bir çocuk girdi ve bu çocuk Liverpool organizasyonuna dair her şey için güzel bir örnek bence.<ul fr-original-style="padding-inline-start: 20px;" style="padding-inline-start: 20px; margin-top: 0px; margin-bottom: 1em; list-style-position: inside; box-sizing: border-box;"><li fr-original-style="" style="box-sizing: border-box;">Öte yandan, Thiago Alcantara sezonun en iz bırakan gollerinden birini attı ve Arsenal maçında sonradan oyuna giren 19 yaşındaki genç Tyler Morten, bu maçta 90 dakika oyunda kaldı. Onun için özel bir deneyimdi. Takıma entegrasyonu da gayet iyiydi.</li></ul>Liverpool 5 maçta 15 puan toplayarak gruptan çıktı. Son maçları tamamen formalite olacak.

Şampiyonlar Ligi gruplarında sona yaklaşırken, sıralamalar açısından önemli maçlar oynandı. Bu maçlarda hata yapmayan İngiliz ekipleri, 4’te 4 yaparak yoluna devam etti. 

Doludizgin

İngiltere 2008/09 futbol sezonunun başlangıcına hazırlanırken medyada sezon sonunda zirvede kimlerin olacağı kadar kimlerin Premier Lig’e veda edeceği de konuşuluyordu. Hemen hemen her medya mensubunun küme düşme adayı olarak parmakla gösterdiği takımların başında da o sezon Premier Lig’de ilk kez mücadele edecek Stoke City geliyordu.2006 yazında takımın başına geçmesinin ardından iki yıl içinde The Potters’ı adanın zirve ligine neredeyse para harcamadan çıkaran Galli teknik adam Tony Pulis takımına o kadar da karamsar gözle bakmıyordu. Son iki sezonun aksine yönetimden yaklaşık 35 milyon euroya yakın bütçede almıştı. Pulis bütçeyi kullanmaktan çekinmedi ve Stoke City, &nbsp;Premier Lig’e çıktığı sezonda toplam 14 transfer yaptı. Reading’den 7 milyon euroya gelen forvet Dave Kitson, Sheffield United’dan 4 milyon euroya transfer edilen santrfor James Beattie ve Wolves’dan 3.80 milyon euroya alınan merkez orta saha Seyi Olofinjana kulübün o yaz yaptığı transferler arasında en ön planda olanlarıydı.<hr fr-original-style="" style="height: 0px; overflow: visible; border-bottom: none; clear: both; user-select: none; break-after: page; box-sizing: border-box;"><img src="https://images.aposto.com/2021/11/5/1639139921372.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" ratio="1.78" width="550" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Görsel: Eurosport<hr fr-original-style="" style="height: 0px; overflow: visible; border-bottom: none; clear: both; user-select: none; break-after: page; box-sizing: border-box;">16 Ağustos 2008’de Stoke City ilk Premier Lig maçına Bolton deplasmanında çıktı. Stoke maça pozisyonlar bularak başlasada 34. dakikada Gretar Steinsson’un sağ taç çizgisine yakın bir noktadan gönderdiği orta-şut karışımı vuruş Stoke filelerinde sonlandı ve Bolton öne geçen taraf oldu. Olağan üstü golden yalnızca yedi dakika sonra Bolton sahanın orta noktasında bir duran top kazandı. Gary Cahill’in ceza sahasına şişirdiği topa Kevin Davies yükseldi ve yaptığı kafa vuruşuyla skoru 2-0’a getirdi. 45+1’de şişirenin Joey O’Brien ve bitirenin Johan Elmander olması dışında ikinci golün birebir aynısını atan Bolton 3-0’la ilk yarıyı kapattı. Maçın son saniyelerine bir gol sıkıştırabilen Stoke, University of Bolton stadından 3-1’le ayrıldı.Ligin ikinci haftasında sahasında Aston Villa’yı ağırlayan Pulis’in öğrencileri 29. dakikada golü buldu ve Stoke 1-0 öne geçti. Aston Villa, Liam Lawrence’ın golüne 63. dakikada John Carew’ın golüyle karşılık verdi. Son 10 dakikaya 3 golün sığdığı maçı 90+3’te Mamady Sidibe’nin golüyle Stoke kazandı.İlk galibiyetin ardından Stoke için uzun bir üç puan hasreti başladı. Ligin sekizinci haftasında sonuncu Tottenham’ı 2-1’le geçene kadar Çömlekçiler dört kez sahadan mağlup ayrılacaktı. Bu negatif serideki tek umut veren olay Anfield deplasmanından alınan 0-0’lık beraberlikti.Bir diğer pozitif sürpriz 11. Haftada iç sahada Arsenal’e karşı oynanan maçta geldi. Maçın henüz başlarında sağ kanat Rory Delap’ın yaklaşık 30 metre mesafeden ceza sahasına gönderdiği uzun taç atışını Ricardo Fuller kafa vuruşuyla sonlandırmıştı. Dakikalar 73’ü gösterdiğinde Delap bu kez sol çizgiden kullandığı tacı ceza sahasına göndermiş, genç stoper Shawcross kafayla topu arka direğe indirerek Seyi Olofinjana’nın o sezonki ikinci golünü atmasını sağlamıştı. 90+4’te Arsenal Gael Chichy ile farkı bire indirdi ve Stoke, Arsenal’i de öğütmüş oldu.Maça damga vuran tek etken taçlar değil aynı zamanda yaşanan sakatlıklar ve çıkan kartlardı. İkinci yarının başında Delap’ın kayması sonucunda düşen Theo Walcott omuz sakatlığı yaşamış ve sahadan sedyeyle ayrılmıştı. Arsenal’in kullandığı tek zorunlu değişiklik bu değildi, 71. dakikada Ryan Shawcross, Emanuel Adebayor’un bileğine çok sert bir şekilde kaymış ve Togolu forvetin sekerek oyundan çıkmasına neden olmuştu. Maçtaki sertlikten ötürü Arsenalli oyuncular çok gerilmiş, oyuna girdikten yaklaşık 11 dakika sonra kaleci Thomas Sorensen’i omuzuyla iterek düşüren Robin van Persie, kırmızı kartla oyundan atılmıştı. Arsene Wenger yağmurlu bir Stoke deplasmanında hem üç puan bırakmış hem de üç oyuncusunu kaybetmişti.Az önce okuduğunuz maçta yaşananlar Stoke City’nin özeti gibiydi. Rakiplerinden kalite olarak çok geride olduğunu fark eden Tony Pulis çözümü işleri çirkinleştirmede bulmuştu. Uzun taçlardan atılan goller, kalenin önünde kalabalık bir şekilde bekleyen defans kurgusu ve maruz kalanın sezonu kapatmasına neden olan sert müdahaleler… Stoke City, futbolun ‘Detroit Bad Boys’uydu.<hr fr-original-style="" style="height: 0px; overflow: visible; border-bottom: none; clear: both; user-select: none; break-after: page; box-sizing: border-box;"><img src="https://images.aposto.com/2021/11/5/1639140165261.jpeg" style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px; border-style: none; position: relative; cursor: pointer; padding: 0px 1px; box-sizing: border-box;" ratio="1.78" width="550" fr-original-style="display: block; vertical-align: top; margin: 5px auto; text-align: center; width: 100%; max-width: 550px;" fr-original-class="fr-draggable">Görsel: Sky Sports<hr fr-original-style="" style="height: 0px; overflow: visible; border-bottom: none; clear: both; user-select: none; break-after: page; box-sizing: border-box;">Arsenal galibiyetiyle 12. sıraya yükselen Stoke, sonrasında oynadığı 12 maçtan yalnızca bir galibiyet alabildi ve 19. sıraya kadar geriledi. Art arda gelen mağlubiyet ve beraberliklerin arasında yeni el değiştirmiş olan Manchester City’yi 1-0’la geçerek bir ‘Big Six’ mensubuna daha puan kaybı yaşatmayı başardı. Stoke City ligin son çeyreğinde vites arttırdı ve son on bir haftada altı galibiyet almayı başardı. Lig bittiğinde Stoke City 45 puanla 12. sırada yer alıyordu.Sezon başında lige veda etmesine kesin gözüyle bakılan Stoke City, Tony Pulis önderliğinde oluşturduğu aşırı karakteristik oyunuyla yalnızca ligde kalmayı başarmamış, orta sıralara kadar da yükselmişti. Galli teknik adamla 2013’e kadar yollarına devam eden Stoke City bu süre zarfında oyunu oynama stillerinde köklü değişikliklere gitmedi ve ligin en nevi şahsına münhasır mihenklerinden biri olmayı başardı.

duran top ile ilgili hikayeler